Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Antep’e gitti. Hatimoğulları, partisinin ilçe binası önünde gerçekleşen halk buluşmasına katıldı.
Tülay Hatimoğulları, Antep’in özel uygulamaların merkezine dönüştürüldüğünü belirterek, kentte partilerine yönelik baskılar olduğunu söyledi.
Burada konuşan Hatimoğulları, “Devrimci mücadele ve emek mücadelesinde Mustafa Yılmaz, köylü yoldaş Mehmet Ayık, Mustafa Kırmızı’yı sizlerin huzurunda saygıyla anıyorum. Antep ödemiş olduğu bütün bedellerin üzerinde bugüne kadar mücadele ede ede gelmiş bir il örgütümüz oldu. Evet zaman zaman eksiğimiz olmuştur. Zaman zaman duraksamalarımız olmuştur ama hiçbir zaman mücadele kesintiye uğramadı, bundan sonra da yine sorunlarımızı aşa aşa bu kesintilere de yol vermeyecek şekilde mücadelemizi kesinlikle sürdüreceğiz. Ve HEDEP olarak yeniden yapılanma sürecimizi bütün Türkiye ve Kürdistan’da yaşama geçirirken, aynı şeyin Antep il örgütü için de geçerli olduğunu bir kere daha belirteyim” dedi.
‘BÜTÜN DÜNYADA SAVAŞ VE ÇATIŞMALARIN BİTMESİNİ İSTİYORUZ’
Savaş ve çatışmaların bir an önce bitmesi gerektiğinin altını çizen Hatimoğulları, dün yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına değindi:
“Bu 7 maddenin içinde 3 madde var ki Azerbaycan-Ermenistan sorununa değiniyor. Rusya-Ukrayna savaşına değiniyor. İsrail’in Filistin saldırısına değiniyor. MGK, 7 maddelik kararında şunu ifade ediyor: Bu 3 yerdeki savaş ve çatışmaların bir an önce bitmesi, acil ateşkes ilan edilmesi isteniyor. Bizler elbette Türkiye’de, Orta Doğu’da ve bütün dünyada devam eden savaş ve çatışmaların bir an önce bitmesini istiyoruz. Rusya-Ukrayna savaşının barışla sonuçlanmasını istiyoruz. Azerbaycan-Ermenistan savaşını uluslararası güçlerin oyuncak haline getirmesini kabul etmiyoruz. Başta Türkiye iktidarı bunu oyuncak haline getirmiştir. Bir an önce oradaki sorunların da halkların talebi doğrultusunda çözülmesini istiyoruz.”
‘SALDIRILAR SON BULSUN’
Parti olarak Filistin halkının yanında olduklarının belirten Hatimoğulları, “MGK, aldığı kararda ateşkesin tamamen bir sürece yayılarak devam etmesini istiyor. Fakat aynı MGK’nın 7 maddelik belgesinde de diyor ki, Rojava’ya saldırıya devam, Kürt halkına saldırıya devam. Orada ağlayan Filistinli kadınlara sözüm ona sahip çıkarken, katledilen minicik bebeklere sözüm ona sahip çıkarken, Rojava’da Kürt çocuklarının katledilmesine, sivil alanların SİHA’larla bombalanmasına kapı açmıştır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Zaten kendi evinde barışı sağlayamayan bir rejimin bölgede barış talep etme ne hakkı ne hukuku vardır. Ne de meşruiyeti vardır. Bir an önce Rojava’da devam eden saldırılar son bulmalı. Kürt halkının Suriye’de elde etmiş olduğu statü hukuksal bir zemine bir ana önce kavuşmalı. Türkiye’deki halklar olarak Kürt halkı ve bütün halklar olarak mücadele vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘TECRİT KALKMALI’
Cezaevlerinde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” talebiyle açlık grevi başlatıldığını hatırlatan Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürt sorununu bölgede devam eden savaş ve çatışmalarla ifade ediyoruz. Ama sadece bu değil. Kürtlerin demokratik zeminde verdiği mücadeleyi Kürt halkıyla dayanışan Türkiye’deki bütün sol sosyalist bileşenlere saldırılar ne yazık ki hız kesmiyor. Bugün Sayın Öcalan üzerindeki tecrit devam ediyor. Yıllardır uygulanan ağır tecrit kabul edilemez seviyeye ulaşmıştır. Biz burada başta CPT olmak üzere bütün uluslararası hukuk ve hak örgütlerini bu anlamda göreve davet ediyoruz. Biraz önce bir annemizle konuştuk, yüzde 90 engelli bir çocuğunun cezaevinde neler çektiğini bizlere anlattı. Yüzde 90 engeli olan bir insanı cezaevinde tutan bir vicdansızlık Filistin halkıyla dayanışacakmış. Yalanın daniskası bu. Cezaevinde insanların içinde bulunduğu koşullar çok ağır. Bir kere Türkiye’nin anayasasına göre; cezaevlerinde hiçbir ağır hasta tutsak kalmamalıdır. Raporlar ortadadır, ATK yanlı davranmaktadır. Derhal hasta tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
Sayın Öcalan’ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin ortadan kalkması ve fiziki özgürlüğüne kavuşması için ayın 27’sinde cezaevlerinde açlık grevleri başladı. Şubat’a kadar dönüşümlü olarak sürdüreceklerini ifade ettikleri açlık grevlerinde amaç Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması ve onun fiziki özgürlüğüne kavuşmasıdır. Bunun bir diğer anlamı şudur. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümünü istiyorlar. Yani insanlar bedenlerini açlığa bu nedenle yatırdılar. Umut ediyoruz ki bu açlık grevleri ağır tablolarla sonuçlanmadan taleplerinin yaşama geçmesiyle birlikte zaferle son bulur.”
‘BELEDİYELERİ ALACAĞIZ’
Yaklaşan yerel seçimlere değinen Hatimoğulları, “AKP belediyelerinin kayyım atadığı HDP belediyelerinden öğrenecek çok şeyi var. Onlar kayyım atadı diye zannetmesinler ki o belediyeler sahipsiz, söke söke alacağız! Bu yerel seçimlerde HEDEP olarak tutumumuzu ortaya koyduk. Diyoruz ki AKP’li belediyelere sizler kayyım atayarak halkın iradesini, halkın seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırarak hiçbir şeye hizmet edemezsiniz. Böyle bir sistemi sürdüremezsiniz. Halk, iradesiyle belediyelerini alacak. Bu konuda en kararlı şekilde çalışmalarımızı başlatmış durumdayız. Az farkla kaybettiğimiz bütün belediyeleri de kazanacağız. O az farkı siz değerli halklarımızın kapı kapı gezerek, buradan Mardin’i, Urfa’yı, gerekirse telefonlarla arayarak oylarımızı şimdiden konsolide ederek çalışmalarımızı sürdürmek zorundayız. Bizler özellikle Kürdistan’da ve Batı’da kazandığımız ya da az farkla kazandığımız belediyeler için ön seçim yapacağız. Halkın iradesi doğrudan tecelli edecek. Batıda kazanmaya odaklanan bir strateji izleyeceğiz. Bizler elbette mevcut olan rejimin devamından yana değiliz. Bu rejimin tasfiye olması için elimizden gelen her türlü mücadeleyi yürüteceğiz” dedi.