Terör devleti İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’nin kuzeyinde yaptığı bombardımanın görsel analizi, saldırıların planlı şekilde bölgeyi insansızlaştırmak için yapıldığını ortaya koydu. Hava saldırılarının gerçekleştirildiği yerler görsele dönüştürüldüğünde, işgalci gücün Gazze Şeridi’ndeki şehirlerin dış çeperlerinden başlayarak etnik temizlik amacıyla bombardımanı iç bölgelere doğru yoğunlaştırdığı görülüyor. Çok sayıda Filistinlinin ölmesine sebep olan bombardımanların asıl amacının, bölgede oturulabilecek bina bırakmayarak burada yaşayan 1 milyon civarındaki nüfusu Gazze’nin güneyine sürmek olduğu görsellerle belgelendi.
İsrail’e sert çıkışları ile gündeme gelen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bilançonun ağırlaştığı Gazze için çağrı yaptı. “Sefalet her geçen dakika artıyor. Köklü bir değişiklik olmadığı takdirde Gazze halkı, eşi benzeri görülmemiş bir çığ gibi büyüyen insani acıyla karşı karşıya kalacaktır.” ifadelerini kullanan Guterres, şunları kaydetti: “Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Bu bir kader anı. Tarih hepimizi yargılıyor. Gazze’deki insani sistem, 2 milyondan fazla sivil için hayal edilemeyecek sonuçlar doğuracak şekilde topyekün bir çöküşle karşı karşıya.”
Gazze Şeridi’ndeki yaşayan Al-Hanidi ailesi, yakıt sıkıntısı ve İsrail ordusunun kasıtlı olarak fırınları hedef alması nedeniyle ekmek hazırlamak için eski kil fırınlarını kullanmaya başladı. Aile, fırını ekmeğe ihtiyacı olanların kullanımına açtı.
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında son 24 saatte 14 çalışanının daha öldürüldüğünü bildirdi. UNRWA’nın resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, 7 Ekim’den bu yana öldürülen toplam personel sayısının 53’e ulaştığı belirtildi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani, işgalci İsrail’in yoğun saldırıları altındaki Gazze’de hiçbir yerin güvenli olmadığını belirtti. BM Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısında İsrail saldırılarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Shamdasani, İsrail’in yoğun nüfuslu bölgelerde düzenlediği saldırıların sivil altyapıda büyük hasara ve sivil can kayıplarına yol açtığını, bu durumun uluslararası insancıl hukukla bağdaştırılmayacağını ifade etti. İsrail’in Gazze’ye yönelik “toplu cezalandırmasının” su, yiyecek, yakıt ve elektrik kesintileriyle gerçekleştiğini kaydeden Shamdasani, yakıt kıtlığının hastanelerin ve fırınların kapanmasına neden olduğunu söyledi. Shamdasani, Filistinlilere karşı “insanlık dışı” dil kullanılmasının da sonlandırılması gerektiğini kaydetti.
Genç bir kızken topraklarından sürülmesine neden olan 1948’deki Nekbe faciasından bu yana İsrail teröründen kaçan Filistinli Suat El-Alem, bugünlerde yüz binlerce Filistinliyle beraber “ilkinden bile daha kötü” olarak tanımladığı 2. Nekbe felaketini yaşıyor. El-Alem 1948 yılında, bugün İsrail’in Aşkelon şehrinin bir parçası olan Filistin kasabası Mecdel’den kaçmak zorunda kalan 10 bin Filistinliden biriydi. Artık 90’lı yaşlarda olan El-Alem, şu anda Gazze’nin güneyindeki Han Yunus şehrindeki bir mülteci kampında kalıyor. 10 gün önce işgalci gücün yoğun bombardımanının başlamasıyla evinden kaçmak zorunda kalan Filistinli kadın, o günden bu yana doğru düzgün yemek yiyemediğini ve banyo yapamadığını söyledi. El-Alem, ayrıca diyabet hastası olarak ilaçlarını da temin edemediğini bildiriyor. Yaşlı kadın duygularını, “Her gün 20 kez gökyüzünde ve yeryüzünde ölüm görüyorum. Her patlama bizi psikolojik olarak etkiliyor. Yakınımızda bir patlama olduğunda sanki başımızın üstünde gibi hissediyoruz” şeklinde ifade etti. El-Alem’in Gazze sınırının sadece 16 kilometre kuzeyinde yer alan ve bir zamanlar tekstil üretimiyle bilinen hareketli bir pazar yeri olan El-Alem’in memleketi Mecdel, 1948’deki savaş sırasında İsrail tarafından neredeyse tamamen yok edildi.
Gazze hükümeti, işgalci güç tarafından sivillere karşı aralıksız ve hedef gösterilmeksizin yapılan bombardımanın “Nazi Holokostu” olduğunu vurgulayarak, bu katliamın uluslararası toplumun acizliği, sessizliği ve utanç verici duruşu ile Amerika’nın yeşil ışık yakması nedeniyle devam ettiğini vurguladı. Bölgedeki korkunç yıkıma dikkat çeken açıklamada, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana yoğun bombardıman altında tuttuğu Gazze Şeridi’nde 190 bin konutun kısmi zarar gördüğü, yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin evlerini terk ederek barınma merkezleri, hastaneler ve kamu tesislerine sığınmak zorunda kaldığı belirtildi. Açıklamada, İsrail saldırılarında 29 bin konutun tamamen yıkıldığı, en az
2 bin kişinin enkaz altında olduğu yönünde ihbar alındığı vurgulandı. Saldırılarda ayrıca, 79 hükümet binası, 38 cami, 3 kilise ve 189 okulun bombalandığı ve bu okullardan 25’inin hizmet dışı kaldığı bildirildi.
İrlanda Başbakanı Leo Varadkar, İsrail-Filistin çatışmasının tarihinin, 7 Ekim’deki saldırılarla başlamadığına işaret ederek, çatışmanın, Gazze’de kara savaşıyla da sona ermeyeceğini bildirdi. The Irish Times’ta yer alan habere göre, Varadkar, Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nin ikinci gününde gazetecilere yaptığı açıklamada, Birliğin, Gazze’ye insani yardım için “çatışmalara aralar verilmesi” çağrısından memnun olduğunu ifade etti. AB’nin zirve sonuç bildirisinde kullanılan dilden memnun olduğunu söyleyen Varadkar, “Farklı bakış açılarına sahip 27 ülkenin altına imza atabileceği bir uzlaşmaya varmak her zaman zor olacaktı” yorumunda bulundu. Varadkar, “Bu çatışmanın tarihi 7 Ekim’deki saldırılarla başlamadı ve Gazze’de bir kara savaşıyla da sona ermeyecek… Bu askeri çözümle sona ermeyecek ve dün hepimizin hemfikir olduğu şeylerden biri, 27 ülkenin de hemfikir olduğu şey, iki devletli çözüm olması gerektiği ve barış konferansına ihtiyacımız olduğu ve AB’nin de bunun parçası olması gerektiğidir” sözlerini kullandı.
İsrail ile Hamas arasında müzakereleri yürüten Katarlı yetkililer, çatışmalarda bir duraklama olması halinde Gazze’de rehin tutulan tüm sivillerin birkaç gün içinde serbest bırakılabileceğini söylüyor. Kıdemli müzakereci ve Dışişleri Devlet Bakanı Dr. Mohammed al Khulaifi, İngiliz Sky News’e verdiği özel röportajda müzakerelerin zorlu olduğunu ancak ilerleme kaydedildiğini söyledi. “Uğraştığımız çok çok zor bir müzakere” diyen Dr. Mohammed, müzakere konusunda giderek daha iyimser olduğunu söyledi. “Hedefimiz, üzerinde çalıştığımız tüm sivil rehineleri serbest bırakmaktır ve bunu başarmak istiyoruz. Umudumuzu koruyoruz. Umarım önümüzdeki günlerde bu hedefe ulaşabiliriz. Ancak bu iyimserliğin önünde engel var. Daha fazla tahliye sağlamak amacıyla daha fazla ilerleme kaydedilmesi için çatışmalara ara verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan dün El-Cezire’ye konuşan Katarlı kaynaklar ateşkes ve rehine değiş tokuşu için ilerlediğini belirttiler.
Filistin’in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Riyad Mansour, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarına sessiz kalan ülkeleri eleştirerek, “Yanlış inanca mı sahibiz, yanlış ten rengine mi, yanlış uyruğa mı sahibiz?” ifadelerini kullanarak, “Binlerce insanın bu salonda temsil edilen hükümetin kararıyla kucaklaşacak bir ailesi kalmadı” dedi. Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansour, ABD’nin New York kentindeki BM Genel Kurulu’nda Gazze için düzenlenen acil toplantıda konuştu. Mansour, İsrail saldırıları nedeniyle milyonlarca Filistinlinin geri dönecek bir evi olmadığını belirterek, “Binlerce insanın bu salonda temsil edilen hükümetin kararıyla kucaklaşacak bir ailesi kalmadı” dedi. Mansour, “Neden bazıları İsrailliler için bu kadar çok acı çekerken, biz Filistinliler için bu kadar az acı hissediyorsunuz? Sorun nedir? Yanlış inanca mı sahibiz, yanlış ten rengine mi, yanlış uyruğa mı sahibiz? Neden cinayetlere son vermenin acil olduğunu kabul etmiyorsunuz? Hiçbir şey savaş suçlarını haklı gösteremez” dedi.